6 Aralık 2011 Salı

Şiro'nun Ateşi Yeniden Özgür

*Bu yazı, 12 Kasım 2011'de Milliyet Kitap'ta yayımlandı.

Gündemdeki “90’lara mı dönüyoruz?” tartışmalarının üzerine 90’ların ortasından Kürt meselesi hakkında yazılmış bir roman çıka geldi: Mahmut Alınak’ın yazdığı Şiro’nun Ateşi, 90’lı yılların Türkiye’sinde yazarın ifadesiyle “haritadan silinmesine karar verilen binlerce köyden biri” olan Bana köyünün romanı. Kitap, okuru yakın tarihin gözden uzağa itilmiş olaylarından birini bugün gelinen noktayla birlikte yeniden düşünmeye çağırıyor.

Türkiye siyasetinde Kürtler’in temsiliyeti ve Kürt sorunu üzerine kitapları bulunan Mahmut Alınak, aynı zamanda Nazo, Ateşte Yıkanmak ve Tarihin Çarmıhında “Güneş Ülkesi” romanlarının yazarı. Şiro’nun Ateşi ise yazarın dördüncü romanı. Bir adalet arayışının öyküsü olan romanın kendisi de uzun süren hukuki mücadelenin sonucunda yayımlanabildi. 1996 yılında yayımlanan kitap, Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından sakıncalı bulundu. Okurların yoğun ilgisinden dolayı birkaç gün içinde ilk baskısı tükendiği için toplatılamadı fakat ikinci baskısını yapması engellendi. Bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan dava sonucunda yasaklama kararının hukuki olmadığı sonucuna varıldı ve böylece on beş yıl gibi uzun bir aradan sonra Şiro’nun Ateşi okurla yeniden buluşabildi.

1952’de Kars’ın Digor ilçesinde doğan Mahmut Alınak avukatlık da yapmış olan bir siyasetçi. Yazarın Şırnak milletvekilliği sırasında tanık olduğu olaylar ve bölgeye dair izlenimleri romanın ortaya çıkışında doğrudan etkili olmuş. Bunların başında da 1993 yılında Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Bana köyünde yaşananlar geliyor. Alınak, kitaba yazdığı giriş notunda abartılı bulunup inandırıcılığına gölge düşürür kaygısıyla romanda bazı olayları eksik anlattığını belirterek Banalılar’dan özür diliyor ve kitabı onlara ve tüm ezilenlere adadığını ifade ediyor.

Bana köyünden Ankara’ya uzanan romanın başından sonuna kadar her şey okurun gözleri önünde olup bitiyor. Anlatılan, yoksulluk, işkence ve ölümle iç içe yaşayan insanların hikâyesi ve bu hikâye, okuduğumuz gazete haberlerinden daha gerçek. Romandaki insanların dünyasında, acı ve zulüm kadar varlığı hissedilen bir başka hakikat daha varsa o da umudun ta kendisi. Ana karakterlerden Avdo, köyündeki diğer insanlar gibi umudu yüreğinde ve hayatın kendisinde buluyor. Bir sahnede Mızrak Teğmen ona ve insanlarına zulmederken, o umuduyla direniyor: “Nasıl ki kocaman buz dağları zamanı geldiğinde yok olup gidiyorsa, bu zulüm de bir gün mutlaka sona erecekti”.

Roman boyunca köylülerin yaşadıkları zulme birbirlerine tutunarak direndiğine tanık oluyoruz. Söz konusu direnişin beslendiği kanallardan biri de kültürel bellek kavramıyla ilgili. Banalılar bütün bu acılar karşısında ortak düşlerinden kuvvet alarak hayata bağlanabiliyor. Bana halkına özgü mitolojik inançların yer aldığı bu anlatımlar, kolektif ruhun gücünü yansıtıyor. Örneğin, bunlardan birinde askerlerin köylüleri elleri ve gözleri bağlı olarak karakola götürürken bir tilkiyle karşılaşması anlatılmakta: “Askerlerden biri, kendilerini süzen tilkiyi işaret parmağıyla gösterip, ‘Komutanım, tilki!’ diye seslendi. Banalılar bunu duyunca gizli bir sevinçle ürperdiler. İnanışlarına göre tilki uğurlu bir hayvandı, şans getirirdi”. Uğurlu olduğu var sayılan tilki, köylülerin en zor zamanlarında dahi kültür ve inanışları üzerinden duygu birliği kurduklarını gösteren simgelerden biri. Anlatının önemli noktalarında ortaya çıkan ve Banalılar’ın ‘teyrê sîmir’ adını verdikleri kartal da tıpkı tilki gibi uğur getireceğine, onları kurtaracağına inanılan mitolojik bir varlık, halkın kurtuluş umudunu temsil ediyor.

Son olarak ana karakterlerden Avdo’nun haykırışı, bir slogan gibi romanın içinden kalbimize yükseliyor: “Mazlumların rızası oldukça zalimlerin zulmü de olacaktır!” Şiro’nun Ateşi, Kürt sorununu insanlığın geneli için geçerli olan ezen ezilen karşıtlığı çerçevesinde ele alıyor. Kardeşlik düşüncesini savunan yazar, insan onurunun üstünlüğünü vurgularken zulme uğrayan bütün halkların acılarının ortak olduğuna dikkat çekiyor.  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder