24 Kasım 2011 Perşembe

Psikoz Büyücüsü



Çok severek izlediğim Oz Büyücüsü filmi üzerine pek bi derin düşüncelere daldıktan sonra filmdeki baş karakterlerin bize ruhsal arızalarımız hakkında bir şeyler söylediklerine kanaat getirdim. Belki filmi hâlâ bayılarak izlemem de bununla ilgili olabilir.
Korkuluk’tan başlayalım: İçi samanla dolu bir bedeni var. Enerjik, hoplamayı zıplamayı seven bir tip. Fakat her an darmadağın olabilir. Teneke Adam ise tam tersi. Sert ve ağır. Ama içi boş. İkisi birbirini tamamlıyor. Kusurlarımı ve korkularımı perdelemeye çalışırken ben de bazen Korkuluk, bazen Teneke (M)adam olabilirim.
Eğer Korkuluk’sam, tehlikelere açığımdır. Rahat ve neşeli tavırlarımla özgüven depolarım. Ama küçük bir tökezleme samanlarımın ortalığa saçılmasına yetebilir. Kendimi toparlamam, yeniden bütün olmam uzun zaman alabilir. Bu kadar kolay içimin dışıma çıkması beceriksizliğimle ilgilidir. Bir de bazen tek bir kıvılcım beni dehşete düşürebilir. Onu söndürmek için panik halinde çırpınırken yok yere kendimi tutuşturabilirim.   
Teneke Adam olursam, demirden gövdeme güvenip bana bir şey olmaz diye dolanabilirim ortalıkta. Üstelik pek de havalı yani işte “cool” bulabilirler beni. Ancak yavaş yavaş paslanmaya başladığımda yalnızlığın bir zırh olmadığını anlarım. Gövdem bomboş bir tenekedir ve rüzgâr sanki içimde esmektedir. Soğuk ve pas giderek hareket etmeme engel olur. Üzerim yosunlarla kaplanmaya başlar.
Aslan Yürek üzerinde durmuyorum. Anne rahmine geri gönderilmesi gerekiyor.
Bir de Batının Kötü Kalpli Cadısı olmak ihtimali var. O kırmızı pabuçların elbiseme uygun olmadığına biri beni ikna etmezse kötülüklerim devam edecektir. Cadıyım diye ön yargıyla yaklaşanlara sitem ederim. Göründüğüm kadar fesat, art niyetli ve zalim değilimdir. İnatçıyımdır esasen. Ayrıca her kadın gibi ayakkabı takıntım vardır benim de. Olsundur o kadar. Ama olmaz işte. Suda erir, basitliklerde boğulurum.
Oz Büyücüsü olmak istemem. Çünkü Oz Büyücüsü kendisinden medet umanları kandırarak popüler olan narsist bir ihtiyardır.
Dorothy'e gelince: Filmdeki en hastalıklı karakter ta kendisidir bence. Aslında bütün olanlar gördüğü bir düştür. Yani bu fantastik hikâye, safça bir kızcağız olan Dorothy'nin hayal dünyasından çıkmıştır. 
Sen de az şizofren değilsin Dorothy.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder