6 Haziran 2010 Pazar

Mardin'de "büyülü sözcükler": Bienal mesela


Canım memleketim Mardin’de “bienal” var artık. Küratör falan gibi kelimeleri duyup ürpermeyen illa ki kalmıştır, bu onlara olmalı. Yalan yok, benim de kusurlarım oldu zamanında. “Güncel Sanat”a güvendim, ona sığındım. Artık “GünSel” diyorum kendisine ve “salon, piyasalar”ı ekliyorum içimden. Üşenmiyorum, “akademide bir koltuk, cebimde çek defteri” de diyorum.

Mardin sokaklarını bir “sanat cümbüşü”ne çeviren bu sergiye “Turistleri Niçin Öldürmeliyiz?” başlıklı bir şiiri “kuşlama” yöntemiyle savurup, “performans” yapıverecektim. Üşendim, olmadı. Bienala da üşendim çünkü. Üşenmesem, Cem Erciyes’in 7 Haziran 2010 tarihli Radikal’de yayımlanan “Mardin için sihirli sözcükler” yazısını şerh falan edecektim. Hepsini yaptım sayıyorum ama oturduğum yerden: Bienala gittim, gezdim, ayakta şarap içtim, iki sanatsal lafın belini kırdım, Cem Erciyes’in yazısını Mardin manzaralı odamdan (şaka değil bu ha) okudum ve şerh ettim. Âh canım.